Tiroid kanseri, doğru ve erken tanı konulduğunda ve bu tanıya göre tedavi uygulandığında, başarılı sonuç alma oranı yüksek bir hastalıktır.
Tiroid bezindeki hücrelerin kanser hücrelerine farklılaşmasıyla ortaya çıkan bir kanser çeşididir. Tiroid kanserleri çoğunlukla boyunda bir kitle veya tiroid bezi içinde bir nodül olarak hissedilir. Nodül; bir nohut tanesinden bir ceviz boyutlarında olabilen, hücrelerin kümeleşerek topluluklar oluşturması ile ortaya çıkan hastalığın adıdır. Soğuk ve sıcak şeklinde ayrılabiliyor.
Ciddiye alınması gereken tip soğuk nodülü olandır. Çünkü soğuk nodülde yaklaşık olarak yüzde 15 kanserleşme ihtimali vardır. Bu nedenle özellikle soğuk nodülü bulunanların zaman kaybetmeden iğneyle tiroid biyopsisi olması gerekmektedir. Biyopsi yapılmasının sebebi ise nodülde kanser bulunup bulunmadığının saptanabilmesidir
TİROİD KANSERİ BELİRTİLERİ
Guatr, boyunda şişlik, yutkunma güçlüğü, nefes almada zorluk, sinirlilik, yorgunluk, kilo artışı, saçlarda zayıflık ve cilt kuruluğu gibi belirtiler verebiliyor ve fazla irileştiği zaman dışarıdan bakıldığında dahi anlaşılabiliyor.
Tiroid bezinin hormon dengesinin bozulması, vücut işleyişini ciddi oranda etkiliyor. Bütün organ sistemleri, kan kolesterol düzeyi, kemin erimesi oluşumu ve cinsel yaşantı ve arzu üzerinde de etkilidir.
TİROİD KANSERİ TEDAVİ
Tiroid bezinde başlıca 4 tip kanser görülüyor.
Papiller Tip
Tiroid kanserlerinin yüzde 80’i, papiller tiptir. Bu tipteki kanserler çoğunlukla 20-50 yaş aralığında ortaya çıkıyor. Kadınlarda ortaya çıkma oranı erkeklere göre 3 kat daha fazla. 14 yaşından küçük çocuklarda en fazla görülen tiroid kanseri şeklidir. Çoğunlukla uzun seneler hiç büyümeden 1 cm’nin altında durarak kendilerini gizleyebiliyorlar.
Başka bir nedenle mesela guatr veya hipertiroidi sebebiyle bezin ameliyatla alındığı durumlarda tesadüfen görülme oranları oldukça yüksektir.
Tiroid kanserleri Türkiye’de çok görülen kanserlerden biridir. Son senelerde check-up programları sırasında ultrasonografi aletleri ile tetkik sırasında saptanma oranları artmıştır.
Tiroid kanserleri cerrahi yöntemle tedavi edilebiliyor. Tiroid bezi tamamen çıkarılıyor. Hastada ameliyat sonrasında 10 mm’den ufak bir “mikrokanser” bulunuyorsa, tiroid hormonu takviyesinden başka bir tedavi uygulanmıyor.
Kanserin lenf bezlerinde görülmesi, kanserin tiroidi saran kapsüle gelmesi ve kanser çapının 10’mm den büyük olması durumlarında ameliyattan 6 hafta sonra radyoaktif iyot tedavisi uygulanıyor.
Bu tedavi, hastalığın lokal olarak boyunda da uzak metastaz olarak geri gelmesi olasılığını da azaltıyor. Hastaların boynunda lenf bezi tutulumu olması halinde; tiroid ile birlikte lenf bezleri de bir blok halinde çıkartılmalıdır.
Eğer ameliyat öncesinde böyle bir durum söz konusu ise, lenf düğümü hiçbir şekilde cerrahi olarak çıkartılmıyor. Bu seviyede, gerekiyorsa iğne biyopsisi ile tanı konuyor, doku bütünlüğü zarar görmeden hastanın tiroid bezi, lenf bezleriyle birlikte çıkarılıyor. İşte bu ameliyata total tiroidektomi+modifiye radikal veya fonksiyonel boyun lenf disseksiyonu ameliyatı deniliyor.
Hastaların takibi TSH değerleri ve Tiroglobulin değerleri ile sağlanıyor. TSH hastanın aldığı hormon miktarının tespit edilmesini sağlarken Tiroglobulin değerinin “0” yakınlarında olması hastalığın tedavi edilmiş olduğunu belirtiyor. Fakat bazı durumlarda Tiroglobulin değeri yükselmeden de hastalığın tekrar görülmesi mümkün. Hastaların yüzde 90’ından çoğu tedavi sonrası sağlıklı şekilde yaşamlarını sürdürülebiliyor.
Folliküler Tip
Bu gruptaki hastalar, daha çok 40–60 yaş aralığında bulunan kadınlardır. Tiroid kanserlerinin yüzde 10’u folliküler tiptedir. Folliküler kanserler, tiroid kanserleri arasında tanısı en zor koyulan gruptur. Bu grupta gerek ameliyat öncesi yapılan ince iğne biyopsisinde, gerek ameliyat anında yapılan dondurarak hızlı incelemede (frozen section) lezyonun bir kanser olup olmadığı anlaşılamıyor.
Çünkü bu türde kanser olup olmadığını anlayabilmek için; normal yapıda bulunan hücrelerden oluşan bu kitleyi içine alan kapsülün, herhangi bir yerinde, hücrelerin, bu kapsülü delerek dışarı çıkıp çıkmadığının görülmesi gerekmektedir.
Kapsülün böyle bir istilası durumunda folliküler kanser, kapsülün sağlam kalması durumunda iyi huylu folliküler tümör tanısı konuyor.
Tedavileri papiller tipte olduğu gibi, total tiroidektomi ve istila yapmış kanser halinde ise tümör boyutları ne olursa olsun ameliyat sonrası radyoaktif iyot tedavisidir. Hastaların yüzde 80’i tedavi sonrasında sağlıklı şekilde hayatlarına devam edebiliyorlar.
Medüller Tip
Genetik olarak geçiş gösteren ailevi tipleri 1-20 yaş aralığında görülürken, ailevi olmayanlar 40 yaşının üzerinde ve çoğunlukla lenf metastazı yapmış olarak beliriyor. Tiroid kanserlerinin yüzde 5’ini oluşturuyorlar.
Tedavisi: Total tiroidektomi ve tümörün bulunduğu tarafa lenf disseksiyonu yapılması şeklindedir. Bu tipte ameliyat ardından radyoaktif iyot kullanılmıyor çünkü tümörün çıktığı hücre, diğer tiroid hücrelerinden değişik olduğu için iyot tutamıyor. Takip edildiğinde kanda kalsitonin değeri ölçülüyor. Hastaların yüzde 60’ı tedavi sonrasında sağlıklı şekilde hayatlarına devam ediyorlar.
Anaplastik Tip
Bu tip, tiroid kanserlerinin yaklaşık yüzde 5’ini oluşturuyor. Genel olarak 60 yaş üzerinde ve uzun seneler tedavi edilmemiş papiller veya folliküler kanserlerin bir anda biyolojik davranışlarını değiştirerek hızla büyümeye başlaması ile oluşuyor. Bu halde cerrahi yöntemler uygulanamıyor. Fakat hastayı rahat ettirme amacı ile radyoterapi tedavisi uygulanabiliyor.
Tiroid bezindeki hücrelerin kanser hücrelerine farklılaşmasıyla ortaya çıkan bir kanser çeşididir. Tiroid kanserleri çoğunlukla boyunda bir kitle veya tiroid bezi içinde bir nodül olarak hissedilir. Nodül; bir nohut tanesinden bir ceviz boyutlarında olabilen, hücrelerin kümeleşerek topluluklar oluşturması ile ortaya çıkan hastalığın adıdır. Soğuk ve sıcak şeklinde ayrılabiliyor.
Ciddiye alınması gereken tip soğuk nodülü olandır. Çünkü soğuk nodülde yaklaşık olarak yüzde 15 kanserleşme ihtimali vardır. Bu nedenle özellikle soğuk nodülü bulunanların zaman kaybetmeden iğneyle tiroid biyopsisi olması gerekmektedir. Biyopsi yapılmasının sebebi ise nodülde kanser bulunup bulunmadığının saptanabilmesidir
TİROİD KANSERİ BELİRTİLERİ
Guatr, boyunda şişlik, yutkunma güçlüğü, nefes almada zorluk, sinirlilik, yorgunluk, kilo artışı, saçlarda zayıflık ve cilt kuruluğu gibi belirtiler verebiliyor ve fazla irileştiği zaman dışarıdan bakıldığında dahi anlaşılabiliyor.
Tiroid bezinin hormon dengesinin bozulması, vücut işleyişini ciddi oranda etkiliyor. Bütün organ sistemleri, kan kolesterol düzeyi, kemin erimesi oluşumu ve cinsel yaşantı ve arzu üzerinde de etkilidir.
TİROİD KANSERİ TEDAVİTiroid bezinde başlıca 4 tip kanser görülüyor.
Papiller Tip
Tiroid kanserlerinin yüzde 80’i, papiller tiptir. Bu tipteki kanserler çoğunlukla 20-50 yaş aralığında ortaya çıkıyor. Kadınlarda ortaya çıkma oranı erkeklere göre 3 kat daha fazla. 14 yaşından küçük çocuklarda en fazla görülen tiroid kanseri şeklidir. Çoğunlukla uzun seneler hiç büyümeden 1 cm’nin altında durarak kendilerini gizleyebiliyorlar.
Başka bir nedenle mesela guatr veya hipertiroidi sebebiyle bezin ameliyatla alındığı durumlarda tesadüfen görülme oranları oldukça yüksektir.
Tiroid kanserleri Türkiye’de çok görülen kanserlerden biridir. Son senelerde check-up programları sırasında ultrasonografi aletleri ile tetkik sırasında saptanma oranları artmıştır.
Tiroid kanserleri cerrahi yöntemle tedavi edilebiliyor. Tiroid bezi tamamen çıkarılıyor. Hastada ameliyat sonrasında 10 mm’den ufak bir “mikrokanser” bulunuyorsa, tiroid hormonu takviyesinden başka bir tedavi uygulanmıyor.
Kanserin lenf bezlerinde görülmesi, kanserin tiroidi saran kapsüle gelmesi ve kanser çapının 10’mm den büyük olması durumlarında ameliyattan 6 hafta sonra radyoaktif iyot tedavisi uygulanıyor.
Bu tedavi, hastalığın lokal olarak boyunda da uzak metastaz olarak geri gelmesi olasılığını da azaltıyor. Hastaların boynunda lenf bezi tutulumu olması halinde; tiroid ile birlikte lenf bezleri de bir blok halinde çıkartılmalıdır.
Eğer ameliyat öncesinde böyle bir durum söz konusu ise, lenf düğümü hiçbir şekilde cerrahi olarak çıkartılmıyor. Bu seviyede, gerekiyorsa iğne biyopsisi ile tanı konuyor, doku bütünlüğü zarar görmeden hastanın tiroid bezi, lenf bezleriyle birlikte çıkarılıyor. İşte bu ameliyata total tiroidektomi+modifiye radikal veya fonksiyonel boyun lenf disseksiyonu ameliyatı deniliyor.
Hastaların takibi TSH değerleri ve Tiroglobulin değerleri ile sağlanıyor. TSH hastanın aldığı hormon miktarının tespit edilmesini sağlarken Tiroglobulin değerinin “0” yakınlarında olması hastalığın tedavi edilmiş olduğunu belirtiyor. Fakat bazı durumlarda Tiroglobulin değeri yükselmeden de hastalığın tekrar görülmesi mümkün. Hastaların yüzde 90’ından çoğu tedavi sonrası sağlıklı şekilde yaşamlarını sürdürülebiliyor.
Folliküler Tip
Bu gruptaki hastalar, daha çok 40–60 yaş aralığında bulunan kadınlardır. Tiroid kanserlerinin yüzde 10’u folliküler tiptedir. Folliküler kanserler, tiroid kanserleri arasında tanısı en zor koyulan gruptur. Bu grupta gerek ameliyat öncesi yapılan ince iğne biyopsisinde, gerek ameliyat anında yapılan dondurarak hızlı incelemede (frozen section) lezyonun bir kanser olup olmadığı anlaşılamıyor.
Çünkü bu türde kanser olup olmadığını anlayabilmek için; normal yapıda bulunan hücrelerden oluşan bu kitleyi içine alan kapsülün, herhangi bir yerinde, hücrelerin, bu kapsülü delerek dışarı çıkıp çıkmadığının görülmesi gerekmektedir.
Kapsülün böyle bir istilası durumunda folliküler kanser, kapsülün sağlam kalması durumunda iyi huylu folliküler tümör tanısı konuyor.
Tedavileri papiller tipte olduğu gibi, total tiroidektomi ve istila yapmış kanser halinde ise tümör boyutları ne olursa olsun ameliyat sonrası radyoaktif iyot tedavisidir. Hastaların yüzde 80’i tedavi sonrasında sağlıklı şekilde hayatlarına devam edebiliyorlar.
Medüller Tip
Genetik olarak geçiş gösteren ailevi tipleri 1-20 yaş aralığında görülürken, ailevi olmayanlar 40 yaşının üzerinde ve çoğunlukla lenf metastazı yapmış olarak beliriyor. Tiroid kanserlerinin yüzde 5’ini oluşturuyorlar.
Tedavisi: Total tiroidektomi ve tümörün bulunduğu tarafa lenf disseksiyonu yapılması şeklindedir. Bu tipte ameliyat ardından radyoaktif iyot kullanılmıyor çünkü tümörün çıktığı hücre, diğer tiroid hücrelerinden değişik olduğu için iyot tutamıyor. Takip edildiğinde kanda kalsitonin değeri ölçülüyor. Hastaların yüzde 60’ı tedavi sonrasında sağlıklı şekilde hayatlarına devam ediyorlar.
Anaplastik Tip
Bu tip, tiroid kanserlerinin yaklaşık yüzde 5’ini oluşturuyor. Genel olarak 60 yaş üzerinde ve uzun seneler tedavi edilmemiş papiller veya folliküler kanserlerin bir anda biyolojik davranışlarını değiştirerek hızla büyümeye başlaması ile oluşuyor. Bu halde cerrahi yöntemler uygulanamıyor. Fakat hastayı rahat ettirme amacı ile radyoterapi tedavisi uygulanabiliyor.
Mucizelere İnanın Başarabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder